Tam 2 ay geçmiş en son yayınladığım post'un üzerinden biraz mahcup biraz üzgün olarak döndüm. Yoğun bir dönem geçirdim yazmaya fırsatım olmadı bir türlü, aklım hep bloğumdaydı.
Geriye bakıyorum 2 ay da ne çok şey değişmiş diyorum. Başlangıçlar, bitişler, vazgeçişler, kabullenişler v.s v.s:) Bitmek tükenmek bilmeyen hayaller, hayal kırıklıkları...Her geçen gün hayat bize yeni şeyler öğretiyor. Büyüyoruz, büyüdükçe büyüyoruz:) olgunlaşıyoruz, kabulleniyoruz. Biz belki başka yerlere gitmek istiyoruz, hayat bizi başka yerlere sürüklüyor. Hayat dediğimiz şeyde bu galiba...
Bir daha bu kadar uzun bir ara vermemek dileğiyle diyorum:)
Geçtiğimiz haftasonu minik bir tatil için yalova'ya gittik,bilenler bilir Yalova çok güzel doğal bir şehirdir.Eskiden İstanbul'a bağlıydı, niye il olmuş orasınıda anlamış değilim ya:) Depreminde etkisiyle maalesef pek gelişim gösteremedi. Yazlıkçıların özelliklede Arap turistlerin uğrak mekanı Yalova.Yazın Çınarcık, Esenköy dolup taşıyor diyebilirz. Birde Termali var yaz kış demeden herkesin gittiği bir yerdir. Şifalı suları, hamamları astım hastalarına iyi gelen bir buharı vardır. Termalde Atatürkün çiftliğide vardır. Gerçekten suyunun çok şifalı ve etkili bir su olduğuna bizzat şahit olmuş biri olarak yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Bu kadar bilgiden sonra sizinle yalovada çektiğim kareleri paylaşmak isterim:)
Yalova'nın pazarına gittik, herşey o kadar doğal ki sizler bile resimlerden bunu farkedeceksiniz. Fiyatlarda İstanbula göre oldukça uygun.Genelde insanlar bahçesindeki ürünleri getirip pazarda satıyor.
Yazın vazgeçilmezi,kimsenin sofrasından eksik etmediği domates
Benim vazgeçilmezlerimden biri mantar,her pazara gidişimde mutlaka alırım.
Bahçeden toplanmış asma yaprağı, semizotu ve maydonoz
Kadıköy kıvırcığıymış bunlar, istanbuldaki kadıköy değil ama Yalovada da kadıköy diye bir köy var:) Kıvırcık, nane ve roka..
Patatessiz olurmu, kızartması, püresi, yemeği yine mutfağımız için olmazsa olmazlardan patates:)Yalnız burda patates çok ucuz.İstanbulda hala 1 tl'ye alıyoruz 1 kg patatesi.
Napolyon Kirazı bunlar,gel abla gelll:)
Şekerpareee bunlarrr almadan geçmeyin:)
Bu pazara gelenlerin uğramadan geçmediği bir tezgah tohum ve baharat. Bu şehirde yaşayan çoğu kişinin küçükde olsa bir bahçesi vardır. Herkes bişeyler ekip biçer..
Bunlarda fide'ler oluyor galiba:)
Yalova pazarında bolca çicekçi görebilirsiniz hepsi birbirinden güzel ve canlı çicekler, burda gördüğüm bazı çicekler İstanbulda yok mesela
Ben bunlara bayıldımm:)
Bu çiceğin adı Yıldızmış
Ve mis gibi kokularıyla fesleğenlerimiz:)
Pazardaki en şirinn canlılar civcivlerrrr:)
Buda farklı bir cins
Teyzem bahçesinde baksın diye 18 tane civciv aldık ve eve doğru yola çıktık.
Civcivlerimize evde bir mesken yaptık:) civciv meskeni bu resimde su içtiktikten sonraki halleri,su içtiklerinde kafalarını yukarı kaldırıyolar:)
Civcivler için uyku vakti:) nasıl şekerlerr:)
Oldukça yoğun bir günün ardından bizde artık bir çayı hakettik dimi.Güneşin batışını hem izleyelim, hem izletelim, hemde çayımızı yudumlayalım.
Bir yandan çayımızı yudumlayıp bir yandan, güneşin batışını izlerken benim aklıma gelen ilk şarkı Ebru gündeşin demir attım yalnızlığa şarkısıydı. O şarkının hit olduğu yıllarda biz kısa pantolonlu cocuktuk:) Güneşin doğuşu batışı farksız bölümü geldi dilimize dolandı:) 2 gün boyunca bu şarkıyla yattık kalktık
Bunlarda çileklerimiz,biz sonuna yetişebildik:(
Böyle güzel 2 günden sonra bunca güzelliği arkamızda bırakıp İstanbula dönme vakti gelmişti.Vaktiniz,
fırsatınız olursa, yolunuz düşerse mutlaka Yalova'ya gidin diyorum ve bloğumu inceleyen, takip eden, etmeyen herkese sevgiler yolluyorum. Sevgiyle kalın:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Blogger veya Gmail hesabı bulunmayan ancak yorum bırakmak isteyen değerli ziyaretçilerim aşağıda bulunan "yorumlama biçimi" kutucuğunu "Anonim" ayarına getirmeleri yeterli olacaktır.